ÖNERİ!

Tripping in Europa serisini Milan dan itibaren yukarıya doğru okumanuz önerilir. Sırayla yazdığım için sondan başa doğru gidiyor blogta. =)

19 Temmuz 2009 Pazar

Tripping in Europa - LYON


Siena’ dan beri devam eden bol adrenalinli bedava yolculuk planlandığı üzre Lyon’ da bitti. Maddi yada başka bir sıkıntı yaratmamış olması oldukça sevindirici tabii ki. Fransız insanı İngilizce bilmez, gıcıktır, hele polislere hiç dalaşma gibi daha önce aldığım uyarılara rağmen hem trende hem de telefonla arkadaşıma ulaşmak için yardım istediğimde söylenenlerin aksine gayet yardımcı olmaya çalıştı aman bulaşmayın denilen Fransız polisleri.

Barış’ a ulaşıp Kırım-Kongosuz kenemizden kurtulduktan sonra bir gece gezintisi yaptık Lyon da. İlk intiba oldukça güzeldi. Biraz dolaşıp yorulduktan sonra (sanki hiç yorgun değilmişim gibi) eve geri döndük. Barış’ ın enfes menüsüne mukabil (nasıl bir cümle olduysa bir yandan menü bir yandan mukabil :D) uzun zamandır görüşememiş olmanın biriktirdiği muhabbetleri dökdükçe döktük. Erken yatarız yarın sabahta erken kalkar gezeriz geyiğinin ilk ayağını böylece yalan etmiş olduk her zaman ki gibi.

Neyse ki sabah erken kalkma seramonisi yalan olmadı ve erken denebilecek bir saatte kalkıp gezintimize başladık. Barış’ ın meraklı olması Lyon tarihçesini öğrenmiş olması oldukça faydalı oldu bu gezi sırasında. Hemen edindiğim bilgileri paylaşayım efendim:

Lyon’ un evveliyatı ipekçilik ile geçinen Fransız köylülerine dayanırmış. Köylülerin en büyük geçim kaynağı ipekçilik olduğu için, kış ve bahar mevsimlerinde yağmur dolayısı ile böceklerinin ve dokudukları ipeklerin sudan zarar görmesi onları zır duruma düşürümüş. Köylüler bu duruma bir çare olması amacıyla evlerini tünel benzeri yollarla birbirine bağlamış. Şehrin merkezinden gördüğünüz bir kapıdan girerek oldukça uzaktaki yamaçlardaki evlere kadar ulaşabiliyorsunuz. Bu durum şehrin mimari yapısını oluşturmuş.








Antoine de Saint-Exupéry - Küçük Prens






Şehir bu bahsettiğim evlerin olduğu eski şehir ve eni yapıların yer aldığı yeni şehir olarak iki ayrı kısımdan oluşuyor. Eski Lyon da zamanla kafayı kırmış oldukça ilginç benim baya beğendiğim bir kilise daha doğrusu katedral var. Cathédrale Saint-Jean-Baptiste de Lyon. Kilise her anlamda zaman ve türevleri konusunda ilginç atraksiyonlarla dolu. Güneş saati, ay saati gezegenlerin hangi gün hangi saat ve hangi dakikada hatta saniyede nerede nasıl görüneceği gibi bir sürü astrolojik bilginin elde edilebilineceği bir saat var katedralin içerisinde. Saat her saat başı ve yarım saatlerde oldukça güzel melodiler ve ilginç mekanik hareketler eşliğinde çalıyor.



Cathédrale Saint-Jean-Baptiste de Lyon

Cathédrale Saint-Jean-Baptiste de Lyon - Saat

Benim açımdan oldukça ilginç ve çok şanslı bir olay da Lyon minyatür müzesini görmem oldu. Starwars taki ropot arkadaşımız R2-D2 nin filmed kullanılan orjinal maketi ve ışın kılıcı başta olmak üzere, V for Vendetta nın filmed kullanılan orjinal maskesi, Terminatör filmindeki Arnold Schwerzenegger’ in yarı insane yarı robot görünen yüzünün maskesi, ayrıca Les Perfume (Parfüm) filminin orjinal sahne dekor maketleri gibi bir çok maketin içinde bulunduğu ayrıca bunlardan ayrı binlerce birbirinden güzel maketin olduğu bir müze.

Minyatür Müzesinden;



Das Perfume seti

V for Vendetta - orjinal maskesi













Fourvière Kilisesi Lyon’ u tepeden seyreden krallık zamanında soylu zenginlerin malikanelerinin ve avlanma bahçelerinin bulunduğu şimdilerde ise yine zengin ailelerin müstakil evlerinin bulunduğu bir alanda tüm heybeti ile duruyor. Bilenler bilir bilmeyenlere de şimdi ben anlatayım Fransa özellikle de Lyon ışık ilistrasyonları konusunda dünyada en iyilerden biridir. Bunun sebebi oldukça eski bir dönemde, Lyon veba salgınından kırılmaktadır ve buna bir türlü çözüm bulamazlar. Durum her geçen gün daha kötüye gider. Çaresiz kalan halk bu kiliseye çıkar ve mum yakarak bu beladan kurtulmak için tanrıya dua ederler. Bu olaydan kısa bir sure sonra şehirde veba son bulur. Lyonlular ışığın kendilerini beladan kurtardığına inanır ve o yıllardan beri her yıl Kasım – Ocak ayları arasında ilk zamanlar mumlarla şimdilerde ise ışık festivali olarak devamını getirdikleri gelenekleri ile şükranlarını sunarlar. Bu festivalin adı Fête des Lumières (Işığı anma).





Lyon Antik Tiyatrosu



Lyon ayrıca Vélos de Ville yada City Bikes olarak bilenen şehirde belirli yerlere konulan istasyonlardan alınan belirli bir zaman dilimine kadar ücretsiz yada cüzi ücretlerle sağlanan şehir bisikleti uygulamalasını dünyada ilk uygulayan şehir. İlk olmasına şehirdeki diğer tüm mataryaller gibi (çöp kutuları, bilet otomatları, turnikler, tramwaylar, oyun parkları, banklar, vs.vs.) rağmen oldukça işlevsel ve tasarımsal. Tam bir tasarım şehri.

Bu güzel bilgilendirici geziden sonra yorgunluğumuzu atmak için eve gittik. Yine bir Fransız klasiği olan rokfor ve emmantel kaşar eşliğinde leziz bir şampanya ile yurgunluğumuzu attık.

Ertesi gün sabah yine erken başlayan günde once ilk defa yapacağım bir yolculuk için rezervasyon yaptırmak için tren garına gittik. İtalya Interrrail Pass im ile Fransa’ da Lyon dan Paris e 3€ ya rezervasyon yaptırdım. Rezervasyon için sırada bekleniyor normal olarak. Bende bekleyip yapmıştım. Benden sonra gişe görevlisi gişeyi kapatıştı. Fakat ben soracağım birşeyi unutmuştum. Tekrar sormak için bu defa gişe kapalı olduğu için sıraya girmeden görevlinin yanına gittim. Bunu gören güvenlik görevlisi hemen olaya müdehale etti. Neyse ki görevli olayı izah eder bir hareketle güvenlik görevlisini uzaklaştırdı. Tren o gün öğleden sonraydı. Zaman kısıtlı olduğu için kısa br gezinti yapıp bir kaç hatıra eşya aldık. Bu sırada SuperRock adında öksüz doyuran cinsten bir sandwich yiyerek bir ara verdik. Bu arada yorgunluktan ve muhabbetin koyuluğundan zamanın nasıl geçtiği anlamadık. Trenin kalkmasına 15 dakika kaldığını anladığımızda tüm o ağır hareketler birden coştu ve Trene son anda yetiştik. Veda faslını dahi trenin kapısında ben trenden Barış peronda durarak yaptık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder